Birasal Gelişmeler -> Temmuz 2020 #İstanbulSözleşmesiYaşatır
Güncelleme tarihi: 22 Tem 2021
Temmuz ayı Birasal Gelişmelere geçmeden önce yine Temmuz ayında yaşanılan, ülkemizde bir türlü çözüm bulunmayan/bulunmak istenmeyen ve kısa bir süre içerisinde yüzümüze tekrar tokat gibi çarpan konu hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum. 16 Temmuz tarihinde Muğla'da kaybolan Pınar Gültekin'in bir cani tarafından katledildiğini öğrendik. Katilin adı Cemal Metin Avcı.
Pınar'ı biz bu korkunç cinayet ile canı alınan bir kadın olarak tanıdık evet ama Instagram paylaşımlarına bakma fırsatı buldum ve onun da bir kaç hafta önce hepimiz gibi bir hayatı varmış. Hiç de öyle öldürülme riski taşıyor dikkat etsin gibi bir hali yokmuş.
Burada "bu son olsun" gibi klasik bir şey söylemek anlamsız geliyor, çünkü biliyoruz ki bu son olmayacak. Kim bilir neler neler yaşandı ve yaşanıyor da haberimiz olmuyor. Bu söz bana yitip giden canların ne kadar değersizleştirildiğini gösteriyor zaten. Bu son olsun evet, ama keşke bu ve bundan öncekiler olmasaydı.
Ölüm haberi sonrası orda burda yine kadına tavsiye verme cürreti gösterenleri, "dikkat etseydi" tarzı ifadeleri açık açık konuşanları gördük. Hiç birşey, bir insanın cinayete kurban gitmesini haklı çıkarmaz. Bu ifadeleri kullananlar "öldürülmesini tabi ki asla asla asla savunmuyorum AMA...." diyor. O "ama"ları kendinize saklayın bence. Elbette herkes şiddete meyilli insanlara karşı bilinçlenmeli, ama cinayete kurban gitmenin ya da şiddet görmenin sorumluluğu asla bunu yaşayana yüklenemez. Gönül ister ki, şiddete karşı toplum olarak değişelim, kadın - erkek rolleri eşitlensin, herkes sevmeyi öğrensin. Ama böyle bir şey kısa vadede bu coğrafyada olmayacak. O zamana kadar insanlar şiddet görüp cinayete kurban mı gitmeli peki ? Hayır bunu kabul edemeyiz. O zaman bu iş yasalara ve devlete kalıyor.
Devlet, İstanbul Sözleşmesi'ni(Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi) reddetmemeli ama malesef bunca olaya rağmen buna hazırlanıyor. Pınar için üzülmek dışında bir şey yapamayız, ama İstanbul Sözleşmesi'nin ayrıntılarını öğrenmek ve bunu çevremize yaymak bizim elimizde. Eğer siz bu sözleşmeyi uzun diye okumamış ve/veya çevrenize anlatmakta zorluk çekiyorsanız, Spotify'da Merdiven Altı Terapi podcast yayınlarını yapan Deniz Dülgeroğlu'nun "Şiddeti Ne Zaman Hak Ederim" podcastini dinleyin lütfen. Tek tek, ayrıntılarıyla örneklendirerek anlatmış.
Linki buraya bırakıyorum. https://open.spotify.com/episode/3lH6lvL0CDfVkuyauJfWsF
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Gelelim "Birasal Gelişmeler" formatının ikinci yazısına. Evet, herkese tekrardan merhaba. Daha önceki yıllarda adeta 10 yıl gibi süren Temmuz ayı göz açıp kapayıncaya kadar bitti gibi geldi bana. Neden böyle oldu acaba? Bu sene yaşanan gariplikleri sorgulamamak gerek neyse..
Birasal Gelişmeler formatı bir kaç kişiden övgü aldı, sevindim. Kimseden övgü almasaydı da bunu devam ettirecektim zaten. Bu sebeple içerisinde şahsi ve Belçika Danteli'nin instagram hesaplarından Türkiye'deki bira gelişmelerini takip etmeye ve farklı bir şey gördüğümde not almaya, kaydetmeye devam ettim. Liste şöyle şekillendi; başlayalım
Tarihi Bomonti Bira Fabrikası'nın Yıkımı...
Varuna Gezgin'in Eskişehir'deki Cafe Del Mundo Şubesi'nin Kapanması
Pablo Bira -> Etiket Değişimi
Anadolu Efes -> "Summer Blue" (Blonde Ale) Hamlesi
Bir_A_Brewery -> Kendi Maltından Bira Yapan Ev Biracısı
3Kafadar -> Fıçı Hamleleri ve IPA'nın Kutuyla Buluşması
Sante Wine And More -> Akatlar'da Yeni Bottleshop
Şampiyon Liverpool -> Carlsberg Hatıra Birası
1.) Tarihi Bomonti Bira Fabrikası'nın Yıkımı...
İstanbul Şişli'de bir semtin ismi olan Bomonti, adını İsviçreli Bomonti biraderlerin 1892 yılında burada kurdukları bira fabrikasından almıştır. 1888'de İstanbul'da Beyoğlu'nda 15, Galata'da 8 ve muhtelif semtlerde 8 olmak üzere toplam 31 birahanenin bulunduğu belirtilmektedir. Yani bir İslam imparatorluğu olduğu iddia edilen Osmanlı'da da özellikle tanzimat dönemi zamanında bira tüketiliyordu ve 1890 yıllarında Bomonti Bira Fabrikası modern tekniklerle üretime başlamıştı. Bizim neslin yeni haberdar olduğu "bira bahçeleri" bu dönemde ortaya çıkmış. Görsel arşivler arasında II. Wilhelm'in 27 Ocak 1899'da 40. doğum yılını kutlamak üzere İstanbul'da yaşayan Almanları Bomonti bira bahçesinde buluşmaya çağıran davetiyesi oldukça meşhurmuş.
1926 yılına kadar Bomonti-Nektar Şirketi tarafından fabrikada bira üretilmiş, daha sonra Cumhuriyet dönemi Tekel'i tarafından devralınmış. Tekel'in imtiyaz verdiği Polonyalı şirket iflas edince Bomonti-Nektar ortaklığı 1938'e kadar üretime devam etmiş. 1938'de çıkan yasayla tamamen Tekel'e devredilmiş ve 1994'e kadar üretim devam etmiş. Burada ülkemizi biraz eleştirmek gerekir. Belki Tekel devralmayıp Bomonti kardeşler üretime devam etse, belki bizim dünyaca ünlü markamız çok önceden oluşabilirdi. Evet Bomonti kardeşler Türk değil, ama bu topraklarda üretiyor olmaları yeterli bana kalırsa.
Endüstri mirası kapsamında değerlendirilen fabrika, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 25 Şubat 1998 tarihli kararıyla fabrikanın tespit edilen tescilli taşınmazları korunmak üzere gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmişti. 2007 yılına kadar terk edilmiş olarak kalan fabrika, özel girişimler tarafından devralınmış, restore edilmiş ve 2014'den sonra kültür sanat merkezi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Fabrika sınırları içerisinde 2016 yılında kendi biralarını yapan ThePopulist de göz bebeğimiz olarak faaliyete geçmiştir.
2020 yılındayız; İstanbul’un Bomonti semtindeki eski bira fabrikasının betonarme binalarının, (Malt, silo ve kazan binaları) 15 Mart 2019’da 2 No’lu Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararıyla Diyanet İşleri Başkanlığı’na verilmesi onaylandı. Bir kısmı külliye, bir kısmı cami, bir kısmı ise otel ve otopark olacakmış. Komik ve bu fabrika NE ALAKA ! Cami yapacak yer mi yok, o bölgede cami yok mu, diyanete külliye ne alaka, ne yaptığı belli olmayan diyanetin yurdu bu tarih ve kültür mirasından daha mı önemli? Hem haram değil mi hocam ?! Bu hiç bir şeye hizmet etmiyor. Bira üretilmiş ve kültür mirası olarak kalmış bu binalarda hele hele Diyanet'in ne hakki var. Neyse çok yükselmek istemiyorum. Gün gelir bu zihniyet değişir, umarım o zamana kadar tarihimiz keyfi ve ideolojik olarak daha fazla hasar almaz. Bizler bu süreçte tarihimizi arşivlerde tutmaya devam edeceğiz.
Bomonti Yazısı İçin Kullanılan KAYNAKLAR:
*Aybala Yentürk, “Osmanlı'dan Günümüze Bira”
*Elvan Arpacık, “Köpüklü Nektar Bira”, Paylaşım, Kartonsan Yaşam Kültür Dergisi, 2009/3, s. 1
*Mert Sandalcı Osmanlı'dan Cumhuriyete Biraya Dair Objeler Belgeler
Fotoğraflar, Mas Matbaa, İstanbul 2009
*Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi (UTAD) The Journal of International History Researches
Aralık – 2017 Yıl: 1 / Sayı: 1
*Melis Kantar, Bomonti Bira Fabrikası, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat
Fakültesi Arkeoloji Bölümü, Basılmamış Final Sunusu, İstanbul, 2015, s. 23.
2.) Varuna Gezgin'in Eskişehir'deki Cafe Del Mundo Şubesi'nin Kapanması
Bu bloğu takip ediyorsanız Varuna Gezgin'den haberdar olmama ihtimaliniz çok azdır diye tahmin ediyorum. Temmuz ayının üzücü gelişmelerinden biri, Varuna Gezgin'in sanırım 2009'da kurulan Eskişehir'deki ilk- efsane şubesi Cafe del Mundo binasının kapatılma kararı oldu. Pandemi sebebiyle mı böyle bir karar alındı, yoksa başka bir mecburiyet mı orası net değil. Yani Varuna Gezgin'in Instagram'da yaptığı açıklama net değil. AMA zorunda kalınmasa böyle bir karar alınmazdı burası bir gerçek.
Burası Eskişehir'in simgelerindendi. Eskişehir bi öğrenci şehri ve şehirde okuyan ya da yolu bir şekilde buradan geçmiş insanların bir çok anı biriktirdiği bir yerdir burası. Pandemi olmasaydı arkadaşlarımı toplayıp Eskişehir'e gitme planım vardı ve bu planın ana aktörü de Cafe Del Mundo'ydu mesela.. Farklı ülkelerin kültürel çeşitliliğini dekorasyonunda ve sadece bira değil farklı içki seçeneklerine de bunu yansıtan bu güzel yer artık yok. Gönül isterdi ki kapanmasın. Farklı şehirlerdeki şubeler bu ruhu yaşatmaya devam edecektir. İzmir Alsancak'daki Varuna'yı koruyup kollayalım mesela. :)
3.) Pablo Bira -> Etiket Değişimi
Gelelim artık güzel gelişmelere. Muğla/Bodrum'da üretim yapan yerli kraft bira üreticisi Pablo Bira, etiket değişimine gittiğini duyurdu. Satsuma Wit ve Pale Ale biralarının etiketlerine hayrandım. Diğer stil biraları ise hemen hemen ilk çıktığı gibiydi.
Değişimde Pale Ale gözükmüyor, üretimden mı kaldırıldı acaba bilemedim. Ama Satsuma Wit değişimden nasibini almış. Belki o güzel yelkenli arkada falan hala duruyordur ama Pablo biranın instagram paylaşımında sadece tek bir yüzü var. Bu arada diğer etiketlerin değişmesine biraz sevindim diyebilirim :) Hayırlı olsun. Bu arada yolumu Bodrum'a düşürmeye çalışıp Pab Bodrum'a gitmeyi çok istiyorum. Bakalım bu sene kısmet olacak mı göreceğiz.
4.) Anadolu Efes -> "Summer Blue" (Blonde Ale) Hamlesi
Valla Anadolu Efes bu sene yeniliklere doymadı resmen. Bu "blue" serisi kışın karşımıza "Winter Blue" olarak çıkmıştı ki bana göre asla bir kış birası değildi. Bu ay ise "Summer Blue"yu duyurdular. Blonde Ale stilinde tanıtılan bu bira %4.1 alkol oranına sahip oldukça light tatlarda olsa da inceden narenciye ve şerbetçiotu acılığını hissettiriyor tabi ki. Ben beğendim, birada aromatik ama hafif tatlar arayanlar için de ideal. Ancak.... kendi adıma illaki Anadolu Efes grubundan bir şey içeceksem Bomonti Filtresiz IPA'yı tercih ederim. Gerçi kraftı daha da fazla tercih ederim :)
Bu arada; bu birada kullanılan Amarillo, Columbuz ve Pink Boots şerbetçiotlarından Pink olanı güzel bir yerden geliyormuş. Bu şerbetçiotu, Pink Boots Society isimli kadın bira ustalarından oluşan 100 kişilik bi jüri tarafından her yıl oluşturulan bir blendi temsil ediyormuş. Bu haliyle dünyadaki kadın bira ustalarına da bir katkısı olmuş bu biranın.
5.) Bir_A_Brewery -> Kendi Maltından Bira Yapan Ev Biracısı
Birasal Gelişmeler Haziran 2020 yazısında bahsetmiştim. Endüstriyel ve kraft markaların gelişmeleri dışında belki de çok az kişinin gözüne çarpan bireysel bir deneme olmuştu. Kocaeli'nden bir ev biracısı arkadaşımız "Bir_A_Brewery", ev biraları için maltı da kendi üretmeye karar vermiş, hasatı yapmıştı. Temmuz ayında birasını o maltlar ile kaynatmış ve şimdi görevini yapması için mayaları biraz rahat bırakmış. Hatta ve hatta güzel bir etiket tasarımıyla şişelemiş. Umarım süreci instagram'dan paylaşmaya devam eder ve biz de gelişmelerden haberdar oluruz. Kim bilir Bira Kulübü'nün ev birası tadımlarında kendisiyle karşılaşır ve tatma şansı yakalarız :)
6.) 3Kafadar -> Fıçı Hamleleri ve IPA'nın Kutuyla Buluşması
3Kafadar ekibi, Türk biracılığı adına büyük bir şans. IPA ve Porter stillerine hayran kaldığımı her fırsatta söylüyorum. Bira ile manyak olmayan arkadaşlarıma Mosaic IPA'larını tattırdığım zaman da beklemediğim kadar güzel yorumlar aldım. Buradan bu güzel yorumları kendilerine iletmiş olayım :)
3Kafadar ekibinin Temmuz ayı içerisinde duyurduğu iki güzel gelişme var. Pandemi öncesi, Şubat ayı gibi Beşiktaş'daki The United Pub'da bu birayı fıçıda bulma imkanımız vardı. Şişeleme de Mayıs'a sarktı falan bu hikayeyi biliyorsunuz.
Şimdilerde The United Pub'da olduğu gibi bu güzel Mosaic IPA'yı fıçıdan başka publarda da tüketme imkanı bulabileceğiz.
9 Temmuz'da The Town House İstanbul'da olduklarını,
27 Temmuz'da ise The James Joyce Irısh Pub'da olduklarını duyurdular.
Özellikle bir IPA'nın fıçıdan taze şekilde içilmesi, o biranın tadını çıkarmak için çok önemli. Bu işletmeleri, musluklarında kraft biraya yer verdikleri için kutluyorum. Darısı diğer publara :)
3Kafadar'ın bir başka gelişmesi ise, IPA'yı kutuya sokmaları oldu. Şişe bira hoş gözüküyor iyi gözüküyor ama biranın saklanması için en uygun koşulu günümüzde metal kutular veriyor. Öyle metal tadı geliyor gibi şeylerle gelmeyin, eğer kutudaki birayı bardaktan içmiyorsanız o metalik tadı almanız gayet normal. Bira bardaktan içilir :)
3Kafadar ile ilgili son olarak, Helles stili biraları Okto Haziran ayında duyurulmuştu. Temmuz ayına satışı yetişmedi sanırım, belki Ağustos ayında karşılarız kendilerini. Helles stilini sanırım hiç tüketmedim, merak ediyorum. 3Kafadar yapmışsa da daha bir merak ediyorum. :)
7.) Sante Wine And More -> Akatlar'da Yeni Bottleshop
Bu bir reklam değildir....
Beşiktaş Akatlar'da bir şarap butiği açıldı. Bakıldığında bu bloğun konusu değil gibi duruyor ama burada yerli kraft biralar da mevcut. Bu sebeple bu bloğun da konusu oluyor :) Bence bottle shoplar ilerleyen yıllarda publar kadar ilgi çekici ve daha tercih edilir bir hale gelecek. Fellik fellik yerli kraft bira ararken kendimizi ne sattığının farkında olmayan garip garip tekel bakkallarda buluyoruz maalesef. Bizler gibi bu kültürün peşinden gidenlere daha nezih, nokta atışı, güzel tasarlanmış ve sattığı ürünü bilen bottle shoplar daha güzel olacaktır. Hele ki bu tip dükkanlar artar ve hemen yanlarında da tatmak / zaman harcamak için bölümler olursa tadından yenmez. Pubların gürültülü ortamları yerine bottle shop gibi yerlerin huzur veren ve iyi tasarlanmış ortamları daha iyi olacaktır. Bunu niye söylüyorum, sebebi bir alt paragrafta... Bu arada, hayırlı olsun Sante Wine And More :)
Geçen sene Atina'ya gittim (geçen yine yurt dışındayım .s.s - pandemi olmasaydı vardı bir sürü planım ama neyse Allah sabrını veriyor) ve tabi ki de şehri gezmenin en önemli kısmı pub turlarıydı. Şehrin bir bölümüne gittiğimde orada mutlaka Google Maps'de işaretlediğim bir pub olur ve soluklanmak için oraya giderim. Atina'da şehir merkezinde bir bottle shop işaretlemiştim. Ufak bir dükkan, bir apartmanın altında ve giriş kısmında da yüksek masalar var oturup da biraları içmek, güzel müzik eşliğinde sakin bir ortamda zaman harcamak isteyenler için. Normalde dönerken bira alırım diye girerim diyordum ama şans eseri bir gün önce önünden geçtim. Salaş olmasına rağmen o kadar güzel ve huzurlu bir yerdi ki orası, biraları seçip orada denedim. Merkezde ama ara sokaktaydı, pek güneş almıyordu ve hafiften de rüzgarlıydı. Yunanistan'ın güzel kraft biralarını tadıp, bir yandan da yoldan geçen turistleri izliyordum. Uzatıyorum ama komik bir şey de oldu; İngiliz ya da ABD'li olduklarını düşündüğüm orta yaşın biraz üzerindeki iki çift sokaktan geçiyordu. Beylerin eşleri o ara bir şeyle ilgilenirken beyler bu bottle shop'u görüp götüm götüm bottle shop'a geldiler. Raflardaki biralara vs bakıyorlar. Kısa süre sonra karar verip iki bira aldılar ve orada içmeye başladılar. Eşleri de bunları görüp karşıdan "size inanamıyorum daha gezilecek yerler var hadi" diye söylendi. Ama sonra hanımefendiler de gelip orada güzelce biralarını içip gezilerine devam ettiler. Neyse, var bir hayalimiz. :)
O gün anladım, bir gün pub yerine bu tip bir bottle shop açsam hayattan daha fazla zevk alacağım. Yine de bir gün pub açma fikri bir kalsın şimdi :)
8.) Şampiyon Liverpool -> Carlsberg Hatıra Birası
Dünyanın en iyi futbol ligi, İngiltere Premier League yani bu konu tartışmaya kapalı. Liverpool'umuz ise 30 yıl sonra şampiyonluğu tattı. Hem de ligin bitimine baya bir hafta kala.
Carlsberg ise bu şampiyonluğun şerefine sınırlı sayıda bu mükemmel tasarımı çıkardı. Türkiye'de de sınırlı miktarda zincir marketler ve bir takım shoplarda olacakmış. Bulan bana da alsın :)
Temmuz ayında benim takip edebildiğim gelişmeler bunlar. Açıkçası bu ay iyisiyle kötüsüyle beklediğimden daha fazla gelişme yaşandı. Umarım atladığım önemli bir gelişme yoktur. Bu seriyi gözle görülür gelişmeler oldukça her ay ya da iki ayda bir devam ettirip arşiv gibi devam ettirmek istiyorum. Bu yazı bitti, darısı diğer aylara.
Comments